28 Şubat 2009 Cumartesi

Yıllık Kârı Etkilemeyecek Kadar Özgürüm

Düşünme eylemi bireysel bir eylemdir. Herkes kendi aklıyla düşünür ve bir başkasının ne düşündüğünü -karşısındaki düşüncesini ifade etmediği sürece- bilemez. Bilemediği için de müdahale edemez. Dolayısıyla insanlar istediklerini düşünmekte özgürdürler.
"Özgür düşünce"yle kastedilen ifade özgürlüğüdür aslında. Kişiler düşüncelerini ifade ettiklerinde dinleyiciyi de işin içine sokmuş olurlar ki dinleyici o düşüncenin taraftarı olmak istemeyebilir. Dahası, kendi çıkarlarına ters düşüyor da olabilir. Asıl sorun da tam burada baş gösteriyor. Çünkü günümüz düzeninde kimse gidişatın çıkarları aleyhinde olmasını istemez. "Sen istediğini düşün ama ben böyle düşünüyorum." demez. Aksine bundan sonra benim düşündüğüm gibi düşüneceksin, der. Belki, ifade özgürlüğü olan ülkelerde tavrını bu şekilde belli edemez ama elinden geleni yapar ki bu -Sokrates'e de yapıldığı gibi- öldürmek dahi olabilir. Açıkça görülüyor ki ifade özgürlüğü sadece laftadır.
Gelelim ifade edilmemiş düşünceye. İnsanlar, her ne kadar her şeyi düşünmekte özgür olsalar da, öyle kalıplarda büyütülüp besletilirler ki değil ifade etmek, o cümleyi düşünmeye bile korkarlar. Düşünmezlerse daha mutlu olacaklarını sanırlar. Sokrates'in dediği gibi ince kafalılardır ve o ince kafadaki tabuyu yıkmaya çalışmazlar.
Sonuç olarak, kimse kimsenin aklındakine karışamaz, dense bile asıl müdahele nesilden nesile aktarılan 'toplu bilinç'le daha insan doğmadan yapılmıştır. Sonrasında özgür bırakmak da pek bi işe yaramamıştır.