Aklıma bir şey geldi, önce onu anlatayım. Bizim lisenin A Bloğundan çıkıyorduk. Serap vardı yanımda. Hoca yoktu galiba o ders, biz de bi yere gidiyorduk. "Call" diye bir şarkı vardı aklımda. Sonra Serap şey demişti: "Ya birinci sınıfta İngilizce ortalamayı çok etkiliyormuş. Haftada 6 saat.. Matematikten filan daha çok etkiliyor. Şimdiden temeli oturtmamız gerek." Resmen kan ter içinde kalmıştım. "Lan ne yapcaz yaa? Hiç çalışmıyoz" filan demiştim. Panik olmuştum. Birinci sınıf gelse ve İngilizcem 5 gelse hiç derdim kalmayacak gibiydi. Daha ne dertler var onun üstüne bu da geçse hiç derdim kalmayacak dediğim ve haftasına unuttuğum. Hatta ileride aklıma gelirlerse "Ne salakmışım; neleri takmışım" diyeceğim.
Bu açıdan bakınca aklına gelen herşeyi yapsan aslında sorun olmaz gibi geliyor. Yani gitsem birilerine bir şeyler söylesem, her ne kadar sıçmış olsam da ileride sorun olmayacak. Çok fazla üstüne gitmemek gerekiyor heralde. 'Öyle miydi, böyle mi olur' derken hiçbir şey yapamamak en kötüsü olur heralde.
Her olay için formül bulmaya çalışıp sonra da o formülleri uygulamaya çalışmak çok kötü geliyor artık. Duygudan ve samimiyetten uzak geliyor. Her şeyi mantıkla çözmeye çalışmak ve insan ilişkileri için strateji uygulamak gerçekten de samimiyetsizlikten başka bir şey değil.
Ama şimdi desem ki "Tamam ya strateji yok artık", bu yaptığım da strateji oluyor. Yani bu noktada ne yapmam gerek bilmiyorum. Çok fazla düşünmemek gerek heralde. Geldiği gibi yaşayacaksın. Bir kere stratejş olayına inanınca, kendini bırakman çok zor oluyor çünkü. Her sonucu 'Aa o, o yüzden böyle yapıyor'a bağlamamak zor oluyor artık. Ne yaparsan yap olmuyor.
Artık taktik yok, diyorum ama salamıyorum kendimi bir türlü. Çünkü biliyorum ki karşımdakine aklıma ilk geleni söylesem, karşılığında ömrümü yiyen, canımı sıkan, yüzümü astıran bir cevap alacağım. Çok çok önceden hazırlanmış bir 'yoo!' alacağım mesela ya da bir 'ne alakası var şimdi!' ya da bir 'ne yapabilirim!'. Biri sana 'napabilirim' dedikten sonra artık ne diyebilirsinki. Anca, içimden "Kütahya'ya git!" filan derim. Belki de "Ne yaparsan yap yaa!" derim. Dilinin ucunda 'yoo!'yu gördükten sonra cümlemi bitirmek istemiyorum. Deme işte 'yoo!' filan. Tamam güzel şeyler de söyleme ama canımı da sıkma. Kaç yaşına geldik. Ondan sonra insan bu tarz cevaplar almayacağı şekilde konuşmaya çalışıyor. Haliyle tartıyor ne diyeceğini. Sonra stratejiler, oyunlar, planlar birbirini takip ediyor. Samimiyet hak getire..
Acı bir tat kalıyor ağzımda
Bazen yutup, unutup
Bazen tükürüyorum
Teoman - En Güzel Hikayem
22.04.2008